Bir Ankara Hikayesi Gölge – Sadakat – Ümit Dağcı
Arka Kapak
Romanımız bir başkahramanın biyografik hikayesini anlatırken diğer karakterlerin de geçmiş yaşamlarının ilginç hikayelerini anlatmaktadır. İçerisinde dram, macea, polisiye, aşk ve entrikanın bulunduğu eserimizde; bir olayı farklı karakterlerin, farklı bakış açılarından yorumlamasıyla sıra doışı bir anlatım tarzı sergilenmiştir. “Belgin Hanım, fotoğrafı gördüğü anda şaşkınlıktan gözleri yuasından fırlayacakmış gibi açılmıştı. Ne diyeceğini bilmeyen Belgin Hanım, elini ağzına götürüp uzun uzun fotoğrafa baktı. Daha sonra anne kız sessizce göz göze geldiler. İkisinin de aklında bunun nasıl bir kade olduğu vardı. Belgin Hanım`ı girdiği şoktan içeriden gelen Vahi Bey`in sesi çıkarttı. Belgin Hanım, ağır ağır masaya doğru ilerlerken Pekcan`la bakışmaları herkesin dikkatini çekmişti. Bu adeta uzun zamandır birbirini görmeyen iki insanın karşılaşması gibiydi. Aslında bu, on iki yıllık “Bir Ankara Hikayesi`nin ikinci perdesiydi.”
Keşke o gün buradan gitmek için bahçede karar vermeye çalışırken yanına gitmeseydim, o zaman belki tatlı gibi görünen bu acı hayatı hiçbirimiz yaşamazdık…
Yorumum
Ümit Dağcı’nın okuduğum ilk kitabı Gölge. Aksiyon dolu bir kitap. Hiç bu kadar güzel olacağını tahmin etmemiştim. Kitabıma elime almamla bitirmem bir oldu. Gölge’nin umulmadık bir anda karşısına çıkan bir çocuk ve bu çocukla yaşamının değişmesini anlatan bir eser.
Sadakat ise Gölge’nin devamı. Gölge’nin değişen hayatının, düzene giren hayatının ortaya çıkan bazı engeller sonucu sekteye uğramasını anlatıyor. Öyle bir bitiyor ki kitap, sanki bir dizinin sezon finali misali. Sabırsızlıkla serinin yeni kitabını bekliyorum.
Eğer aksiyonu, aşkı aynı anda yaşamak istiyorsanız, bir dizi izler gibi kitap okumak istiyorsanız mutlaka bu kitapları edinin.
4/5


Romanımız bir başkahramanın biyografik hikayesini anlatırken diğer karakterlerin de geçmiş yaşamlarının ilginç hikayelerini anlatmaktadır. İçerisinde dram, macea, polisiye, aşk ve entrikanın bulunduğu eserimizde; bir olayı farklı karakterlerin, farklı bakış açılarından yorumlamasıyla sıra doışı bir anlatım tarzı sergilenmiştir. "Belgin Hanım, fotoğrafı gördüğü anda şaşkınlıktan gözleri yuasından fırlayacakmış gibi açılmıştı. Ne diyeceğini bilmeyen Belgin Hanım, elini ağzına götürüp uzun uzun fotoğrafa baktı. Daha sonra anne kız sessizce göz göze geldiler. İkisinin de aklında bunun nasıl bir kade olduğu vardı. Belgin Hanım`ı girdiği şoktan içeriden gelen Vahi Bey`in sesi çıkarttı. Belgin Hanım, ağır ağır masaya doğru ilerlerken Pekcan`la bakışmaları herkesin dikkatini çekmişti. Bu adeta uzun zamandır birbirini görmeyen iki insanın karşılaşması gibiydi. Aslında bu, on iki yıllık "Bir Ankara Hikayesi`nin ikinci perdesiydi."
Keşke o gün buradan gitmek için bahçede karar vermeye çalışırken yanına gitmeseydim, o zaman belki tatlı gibi görünen bu acı hayatı hiçbirimiz yaşamazdık...