Deliduman – Emrah Serbes
Arka Kapak
On yedi yaşındaki Çağlar İyice konuşuyor. Kız kardeşi Çiğdem’i, onu meşhur etme ümitlerini, belediye başkanı dayısını, yakın arkadaşı Mikrop Cengiz’i, taşra muhabbetlerini, depresyonun eşiğindeki annesini, eski sevgilisini, hiç unutamadığı dedesini, hatırlarken kahrettiği babasını anlatıyor. Deliduman, dermansız ve güdük bir ilçeden haykırmaya başlıyor, İstanbul’a uzanıyor. Çocukluğumuzun, hatıralarımızın ve bütün sokaklarımızın üzerinden dangır dungur geçen imar ve para iştahına lanet! Riyakâr dünyaya, Allahsız sermayeye, martılara, küçük bir kızın kalbini kıranlara isyan ediyor. Barikatların arkasında, soluk soluğa, yapayalnız, erken kaybeden bir delidumanın öfkesini çemkiriyor. Emrah Serbes, zamanın ruhunu, Gezi’nin isyancılarını, hürriyetleri için öksürenleri, yerinde duramayanları, küfredenleri, ağlamayı unutmak için yumruğunu sıkanları resmediyor. Deliduman, büyük zamanın ve her zaman kenarda kalanların romanı.
Yorumum
Emrah Serbes’in okuduğum ilk kitabıydı. Gayet akıcıydı ve beklediğimden daha güzeldi.
Gezi romanı diye geçiyor fakat içinde sadece gezi yok. Bir aile var. Sevgi var. Çağlar’ın kız kardeşi Çiğdem çok güzel Micheal Jackson dansı yapıyor. Bunu herkese göstermek için yetenek yarışmasına katılmak istiyorlar. Bunun için Çağlar elinden geleni yapıyor.
Eskiden belediye başkanlığı yapan dedelerinin adını kullanarak belediye başkanı olan bir dayıya sahipler. Anneleri ruh hastası bir kadın, babaları ise ateist sorumsuz bir baba. Çağlar kardeşi hariç ailesini hiç sevmiyor. Bu yetenek yarışması sırasında gezi direnişi başlıyor ve bir anda Çağlar ve Çiğdem kendini olayların içinde buluyor. Çok sıcak, çok sürükleyici bir kitap.
Emrah Serbes bol bol küfür kullanıyor. Dili çok farklı fakat kendini okutuyor. Okumanızı tavsiye ederim.


On yedi yaşındaki Çağlar İyice konuşuyor. Kız kardeşi Çiğdem'i, onu meşhur etme ümitlerini, belediye başkanı dayısını, yakın arkadaşı Mikrop Cengiz'i, taşra muhabbetlerini, depresyonun eşiğindeki annesini, eski sevgilisini, hiç unutamadığı dedesini, hatırlarken kahrettiği babasını anlatıyor. Deliduman, dermansız ve güdük bir ilçeden haykırmaya başlıyor, İstanbul'a uzanıyor. Çocukluğumuzun, hatıralarımızın ve bütün sokaklarımızın üzerinden dangır dungur geçen imar ve para iştahına lanet! Riyakâr dünyaya, Allahsız sermayeye, martılara, küçük bir kızın kalbini kıranlara isyan ediyor. Barikatların arkasında, soluk soluğa, yapayalnız, erken kaybeden bir delidumanın öfkesini çemkiriyor. Emrah Serbes, zamanın ruhunu, Gezi'nin isyancılarını, hürriyetleri için öksürenleri, yerinde duramayanları, küfredenleri, ağlamayı unutmak için yumruğunu sıkanları resmediyor. Deliduman, büyük zamanın ve her zaman kenarda kalanların romanı.